İki arada bir derede

"İki arada bir derede" benim altıncı kitabımdır. Her kitabın sonunda  yeni konuya girerek emeklilik günlerimin boş geçmemesine çalışıyorum.

"Unutulmasın diye" yazdığım ilk kitaba duyulan ilgi beni cesaretlendirdiği için, onun bir devamı olarak ikinci kitabım "Kaldığımız yerden" ile yola devam ettim. Üçüncü kitap ile eşimle birlikte 60 yıldan fazla beraberliğimizin mesleki açıdan bir özetini içeren "İki mimarın bir öküsü" kitabımızı yayınladık.

Boş durmak yoktu emeklilikte ve ben Ada yaşamını konu alan bir deneme roman olarak "Yazgı" ile devam ettim. Derken "Su gibi" isimli bir öykü kitabımı sizlerle buluşturduktan sonra "İki arada bir derede" ile 1915 yılından itibaren 1955 yılına kadar olan süreçte, adeta ‘yaşanmış gibi’ domino taşları misali, Adanın üstüne yığılan olayları, güzel adamıza has, tarih, mekan ve geleneksel yaşam biçimine uygun olarak romanlaştırmaya çalıştım.

Toplumların yaşadığı beraberliği, ayrılıkları, müstemleke idaresi döneminde ve iki büyük dünya savaşını yaşayan konunun kahramanları, İrfan hoca, Yusuf bey ,Cemal ve eşi hemşire Sevgi,anneleri Kezban ve Firdevs hanımlar, mülazim Niko, Erman ve Ayşe'si ile dedeleri Galiodis ve kemaneci Aresti'nin, kah köylerine tutkuları, kah sahildeki "galifte zivaniyalı toplantıları" meyhaneci Hambi ve Ada yaşamımızın renkli kişi ve yaşam güzellikleri sizi ta eskilere tasıyacaktır.

Kitabımla keyifli anlar yaşamanızı dilerim.

Arif Feridun - Mart 2018